ORDAN BURDAN-4
Dizi Setlerinin Tozunu
Dumana Katalım
Her şeyi öğrenmeyi severim. Ama
sadece öğrenmeyi.. Uzmanı olayım, faydalı bir yelerde kullanayım gibi
isteklerim yoktur. Hani derler ya maymun
iştahlı diye.. Sanki benim için demişler. Öğrenir kenara atarım. Orda öylece
durur. Yılarca nasıl istikrarlı bir şekilde öğretmenlik yaptığıma ben bile
şaşıyorum bazen. Şu bir gerçek ki öğretmenliği hep çok sevdim. Çocuklarımı çok
sevdim; o kadar ki onlara olan sevgimden büyüyemedim çocuk kaldım.
Bu yüzden
biraz da kızgınım onlara
İşte öğrenip kenara atacağım bir şey daha.. Film setlerinin işleyişi.. Zaman zaman bir yerlerde filmlerin kamera
arkası görüntüler yayınlanıyor ama bunlar yeterli değil. Dahası gerek. İstanbul’da yaşadığım 2011
yılında belediyenin açtığı ücretsiz kurslara gidiyor, kardeşim Ülkü’yle sırt
çantamızı alıp demir asa demir çarık, elimizde bir şişe su ile İstanbul’u keşfe
çıkıyoruz falan. Bir gün aklıma düştü. Aklıma geleni de hemen yapmalıyım yoksa
patlarım. Ben böyleyim. İnternet üzerinden bilinen kast ajanslarından birine
kayıt oldum. Boy ve yüz fotoğrafımı gönderdim. Birkaç gün geçti geçmedi. Ajans
sorumlusu … Bey aradı. Saat olmuş on bir. Şaşırdım tabii hem bu kadar çabuk hem
de gecenin körü.. “Maalesef bu saatlere
kadar çalışıyoruz” dedi. Yarın şurada çekim var. Yetişkin kızı olan bir anneyi
oynayacaksınız kabul eder misiniz? Bir an durakladım ama evet dedim. Bunca çaba
boşa mı gitseydi. Telefonun ucundaki kişi ki kendisiyle daha sonra yüz yüze tanışma
olanağı buldum, onlarla uzun süre çalışacağım vaadinde bulundu. Amanııınnnn ben
neymişim be! Bir yandan da düşünüyorum beni tanımadan, hiç görmeden, deneme
çekimi yapılmadan nasıl böyle rol teklif ediyorlar diye. Ülkü ısrarla ertesi
günü akşam yapılacak çekim için bana servis yapmak istiyor. Türk filmi
efsanelerinden koruyacak beni! Sahilde, Beykoz yolu üzerinde küçük bir
restorana; çekim burada yapılacak, gittik. Her yere erken giderim. Bekletmeyi
hiç sevmem. Sonuç: Kimsecikler yok. Sabırla birer ikişer gelmelerini bekledik.
Kim var kim yok kontrol edildi. Ülkü çekim başlayıp içi rahat edene kadar
gitmeyecek. Kameralar kuruldu. Oyuncular kostümlerini giydi, birinin ayağında
çekime kadar rahat etmek için pofuduk terlik dolaşıyor. Kostümü uygun
olmayanlara kostüm verildi. Ülkü için o da kalsın çekime katılsın isterse
dendi. Beni bırakır mı hiç.? Korumam o
benim. Ortalık bir karışık ki sormayın. Restoranın tuvalet kabinlerinden birini
kostüm odası yapmış, önüne ütü masası
kurmuşlar. Hava bir soğuk bir soğuk, kapalı mekandayız ama ortalık buzzzzzz.. Hiçbir ısıtma sistemi
çalıştırmamışlar. Yönetmen, yardımcıları ve oyuncular çay içiyorlar. Nereden
bulduklarını sorunca öğrendik. Çekim ekibinin kamyonunda kettle varmış. Figüran
takımına hiçbir şey yok. Ya sabır deyip bekledik. Sonuna kadar sürdürmeye
kararlıyız. Neler ve nasıl oluyor öğrenmemiz gerek. O
arada yönetim ekibiyle soğuk çalışma ortamı ve çay servisi yapılmaması
nedeniyle bir parçacık çatıştık. Canları sıkıldı, ortalık birkaç dakika karıştıysa
da aynı şekilde devam etti. Haklarını yemeyelim yemek saatlerine denk gelen
çekimlerde hiç aç bırakmadılar. Bir sahne mi çekilecek oyuncular alışkın neyi
nasıl yapacaklarını biliyorlar. Bir prova, arkasından çekim. Cehaletimi hoş
görürseniz hep birkaç kamera kullanıyorlar zannederdim. Öyle değilmiş. Aynı
sahne farklı açılardan birkaç kez çekiliyor. Konuşması olan her oyuncuya karşı
konuşlanan kamera ile çekim yapıldıktan sonra yönetmenin isteğine göre sahnenin
genel çekimi bir veya bir den fazla açıdan tekrar çekiliyor vs. İşin bu kısmı
sıkıcı ve zor. Aslında belki herkesin işinden daha kolay ama saatler süren
bekleyiş, konforlu ortam sunulmayışı işi zorlaştırıyor. Hani oyuncular der ya
set çok eğlenceliydi aile gibiydik. Beş altı kez çekime gittim hiç de öyle bir
ortama şahit olmadım. Aile durumu ne zaman oluyor bilemedim. Yanımda duran dizi
başrol oyuncusu birden bir kahkaha koparıyor neden bilinmez. Yanındakilerde
onun gülüşüne gülüyor. Acaba eğlenceli set ortamı dedikleri bu mudur? Bir tek komik oyuncu gördüm o da zaten düşük bütçeli komedi filmleri yapıp para kazanıyor. Figüranların aklına tebessüm etmek dahi gelmiyor. Bir kurumda güvenlik görevlisi olarak çalışıp, bu sektöre geçmek için uğraş veren genç figüran arkadaşım Deniz yardımcı olmak için mesleki deneyiminden yaralanarak ne yapacağımızı anlattı. İşler böyle yürüyor olmalı ki hiçbir defa set ekibinden birinin şöyle yapacak bu şekilde duracaksınız dediğini duymadım. Öğleden sonra yapılacak çekimlere bile sabah erken saatte belli bir yerden servisle alınan figüranların işi beklemek, beklemek ve yine beklemek. En sonunda hadi şu kostümü giy şuradan geç ya da şu masada otur deniyor. Çekimlerden birine ablamı da götürdük. Birimiz genel cerrah, birimiz doktor, birimiz de hemşire olduk.
İnanmazsınız bir kez sabah sekizde servise binmiş gece yarısını geçtikten sonra saat birde servisten inmiştik. Bu kadar zaman harcamanın bedelini söyleyeyim ama sıkı tutunun koltuktan düşmeyin. Tam tamına 25 lira. Yapımcıdan aldıkları bedeli ödememek için; ilk iki çekim deneme niteliğindedir ücret ödenmez notunu web sitelerine yazmışlar. Telefonda yasalardan söz edince hemencecik ödüyorlar. Birçok kişi uzun bekleme sürelerinden yorulup bir daha gelmiyor ya da ilk iki çekim aldatmacasıyla paralarını almaya gitmiyorlar. Figüranlığı meslek edinmişler, bu yolla sektöre girip kariyer yapmayı umanlar her şeye rağmen devam ediyor. Artık benim figüran arkadaşlarım var. Onlardan birini ekranda görünce seviniyorum.
Sevgili sadık(!) okurlarım, siz
bu yazıyı okurken ben havada, uçakbanların birinde Wright kardeşlere aşki
duygularımı göndererek New York’a, dünyanın başkentine(!) doğru yol alıyor
olacağım. Umarım döndüğümde gönlünüzü hoş edecek bir şeyler yazabilir ve
sizlerle paylaşabilirim. Bekleyin beni…