AŞIKLAR ŞEHRİ VERONA
Mine Kayam
Çok
uzuuuun bir tatilden sonra merhaba. Tatile çıkmadan önce Verona yazıma
başlamıştım ama maalesef bitiremediğim için tatil sonrasına kaldı.
İtalya’ya
gelip de bir “arena” görmeden olmazdı. Roma’nın bize 900 km olduğunu görünce
artık seneye diye iç geçirmiştim, ama canım Burcu, “ Roma’ya gidemeyenler
Verona’ya gidiyorlarmış.” Deyince hemen umutlandım ve ufak bir araştırmayla
haklı olduğunu gördüm.
Hikmet
annemlerle yapacağımız Venedik gezisine hemen Verona’yı da sıkıştırdım ve
Cumartesi sabahı, kiraladığımız minibüsümüzle yola çıktık
Besozzo-
Verona 229 km. Normalde 2,5 saatte alınabilecek bir yol ama biz yollarda
durmayı sevdiğimiz için 3,5 saatte ulaşabildik.
Verona
kuzeydoğu İtalyada yaklaşık 265 bin nüfuslu çok büyük olmayan bir şehir. Şehirdeki
tarihi binalar çok değerli ve önemli olmalarından dolayı UNESCO Dünya
Mirasları listesine girmiş.
İlk
işimiz şehir merkezinde bir otopark bulmak oldu. Otoparktan çıkıp sokağa
adımımı atar atmaz UNESCO’nun neden burayı Dünya Mirasları listesine aldığını
anladım. Burada her taş, her doku, her yer tarihti!.
Şehre bu
tarihi kapıdan giriyorsunuz.
Otoparka çok yakın olduğu için “Bra Meydanı” ilk durağımızdı, inanılmaz güzeldi, karşımızda “Arena” bize bakıyordu.
Otoparka çok yakın olduğu için “Bra Meydanı” ilk durağımızdı, inanılmaz güzeldi, karşımızda “Arena” bize bakıyordu.
Arena M.S. 1.yy.da tamamlanmış Antik-Roma amfi planlı gösteri merkezi. Roma’daki meşhur Collosseum ve antik Kapua şehrindeki arenadan sonra İtalya’daki üçüncü büyük amfi imiş.23.000 kişilik koltuk kapasitesi var. Yapı oval şeklinde ve 139-110 metre ölçüleri. Bu gördüğümüz iki katlı duvarlar aslında yapının iç duvarlarıymış. Üç katlı olan duvarların hemen hepsi 12.yy.da iki büyük depremle yıkılmış.
Verona Arena günümüzde konserlere operalara ev sahipliği yapıyor. Temmuz ve Ağustos ayları burada opera aylarıymış.
Hemen
kuyruğa girip giriş biletimiz aldık, biletler 6 euro.
Yaz dönemimde oldukça yoğun bir programı var.
Aida, Carmen, Romeo ve Jülyet, Mme Butterfly… liste uzuyor. Bu sene olmaz ama
seneye bunlardan birini izlemeye mutlaka geleceğim.
Sahne
kısmı opera festivali için hazırlanıyordu ama yine de güzeldi. Keşke koltukları
daha farklı dizayn etselermiş diye düşündüm bence ortamın tarihi yapısını biraz
bozmuş.
Arena
çok iyi korunmuş, maalesef her tarafına girmemize izin verilmiyor, oldukça
sınırlı kısımları geziliyor, ama yine de etkileyiciydi. Koridorlarda dolaşırken
eski zamanlar, gladyatörler gözümün önünde canlandı. Biraz ürpermedim desem yalan
olur.
Burası sahneye, yani ortadaki dövüşlerin, gösterilerin yapıldığı meydana çıkış kapısı, perdenin arasından sızan ışık çok mistik bir hava veriyordu.
Burası arenayı çevreleyen tünel, bir üstteki fotoğraftaki girişlerle arenaya çıkıyorsunuz. Tam bir tur atmak istedik ama birçok yeri kapalı olduğu için yapamadık.
Roma da
olduğu gibi burada da fotoğraf çektirebileceğiniz tarihi kıyafetli kişiler var
ama hazırlıklı olun ücret karşılığı. Biz 5 euroyla hallettik.
Alışveriş yapmadan geçmeyi başarırsanız ikinci durak olan Erbe Meydanına giderken bu harika sokaktan geçiyorsunuz. Tüm markalar bu sokakta. Bana binalar daha ilginç
geldi.
İkinci meydanımız “Erbe Meydanı” da yine nefes
kesiciydi, burası daha önceden pazar yeriymiş, bu gün ise turistik amaçlı
pazarcıları görebilirsiniz. Her şey çok güzeldi ve nerenin fotoğrafını
çekeceğimi bilemedim. Burada birkaç saatinizi binalara bakarak, fotoğraf
çekerek, sokak satıcılarını inceleyerek geçirebilirsiniz ve hiç
sıkılmayacağınıza eminim.
Vee
buraya gelip de “ Casa di Giuiletta”
görmeden olmazdı. İtalyanca adını ukalalık olsun diye değil çok hoşuma gitti
diye yazıyorum.
Jülyet’in Evi .
Eve yaklaşırken gördüğümüz inanılmaz kalabalık bizi şaşırttı, bu kadar kalabalık olacağını düşünmemiştim. Girerken üzeri yazılarla dolu iki duvar bizi karşıladı, tam neden böyle yazıyla doldurmuşlar diye kızıyordum ki gördüğüm tabela olayı aydınlattı. Tabelada “ aşkınızı bu beyaz duvara yazarsanız sonsuza kadar kalır” yazıyordu, ama gördüğünüz gibi pek beyaz bir duvar kalmamıştı.
Jülyet’in Evi .
Eve yaklaşırken gördüğümüz inanılmaz kalabalık bizi şaşırttı, bu kadar kalabalık olacağını düşünmemiştim. Girerken üzeri yazılarla dolu iki duvar bizi karşıladı, tam neden böyle yazıyla doldurmuşlar diye kızıyordum ki gördüğüm tabela olayı aydınlattı. Tabelada “ aşkınızı bu beyaz duvara yazarsanız sonsuza kadar kalır” yazıyordu, ama gördüğünüz gibi pek beyaz bir duvar kalmamıştı.
Nihayet
kalabalığın arasından bahçeye ulaşabildik, işte burası Jülyet’in Romeo’sunu
beklediği balkon. Aşırı kalabalık olduğu için eve giremedik. Giriş ücreti 7
euro idi, girişteki yazıdan öğrendiğime göre içerisi o zamanın eşyaları ile
döşenmiş, hatta Franco Zeffirelli’nin filminden bile eşyalar varmış.
Öğrendiğime göre bu ev, İtalyan Dal Capello ailesine aitmiş ve hikayedeki
Capuletti ismiyle olan benzerliğinden dolayı Jülyetin evi olabileceğini
düşünüyorlar. Verona belediyesi 13.yy dan kalma bu evi aileden 1905 yılında
almış ve balkonu eklemiş. Verona belediyesinin internet sitesine girdiğimde
İtalyanların bu işi iyice ticarete döktüğünü gördüm. Belediye, isteyen
aşıkların nikahlarını bu evde 600-1000 Euro arasında bir fiyata kıyıyormuş. İyi
iş!!! İtalya ekonomisini düzeltmeye çalışıyorlar…
Bu da
Jülyet’in heykeli. Ben bu kadar yaklaşabildim, çünkü bu heykelin sağ memesini
tutarak fotoğraf çektirirsen sana şans getirirmiş. Bu şans için insanlar
birbirlerini eziyorlardı. Sanırım
tüm toplumların kendilerine göre batıl inançları var. Biz adağımız, dileğimiz
olsun diye çul bağlıyoruz, burada ise asma kilit!! Yandaki anahtarcıdan kilidi
alıyorsun üzerine sevdiğinle kendi adını yazıp kilitliyorsun! Artık ömür boyu
berabersiniz!!!
Bizimkiler
parkta dinlenirken bende fotoğraf çekmek için biraz dolaştım, buradaki hop-on
hop-off otobüslerinin fiyatlarını öğrendim. Yetişkin 19 Euro 24 saat geçerli,
10 yaş üstü yetişkine giriyor. İki gün kalacaksanız bu otobüsleri kesinlikle
tavsiye ederim. Belli güzergahları var ve elinizde harita oluyor. Durakların
hepsi önemli gezilecek yerler. İniyorsunuz geziyorsunuz ve bir sonraki otobüse
biniyorsunuz. Biletinizin geçerliği olduğu sürece ekstra ücret ödemeden
istediğiniz kadar inip biniyorsunuz.
Erbe
meydanından otoparka yürüyerek döndük, sokaklar, dükkanlar rüya gibiydi
ayrılmak istemiyordum, ama görmemiz gereken eski tarihi köprü ve de şehir
manzarası için bir tepeye çıkmamız gerekiyordu. Çiselemeye başlayan yağmur bizi
hızlandırdı ama otoparktan çıktığımızda artık yaşamımızın bir parçası olan
sağanak yağmur bizi otelimize gitmeye zorladı. Verona gezimizi mecburen
bitirmek zorunda kaldık.
Verona
çok büyük bir şehir değil iyi bir planlamayla bir günde bile gezilebilecek bir
şehir, ama tabi ki gece de kalıp, nehir kenarında bir şeyler yiyip içmek gece
manzarasını görmek çok güzel olmalı.