“ULAŞIM MÜZESİ OLUR MU?” DEMEYİN,
OLMUŞ HEM DE
ÇOK GÜZEL
Mine Kayam
Kuzey
İtalya’nın her şeyine alıştım da yağmuruna alışamadım. Cuma gününe yaptığımız
planlar yağmur nedeniyle iptal olunca evde boş boş oturmak sıkıcı geldi ve
hemen kısa bir araştırmayla bize çok yakın olan Ranco’da bir ulaşım müzesi
olduğunu gördüm.
Ranco,
Lago Maggiore kıyısında genelde yazlık sitelerin olduğu çok şirin bir sahil kasabası.
Müzeye
girerken sizi Francesco Ogliari’nin büstü ve hoş geldiniz diyen yazısı
karşılıyor.
Bu
yazıda: Bu müzenin kırk yıllık ulaşım
sevdasının ürünü olduğunu söylüyor.
Francesco
Ogliari 1931-2009 yılları arasında yaşamış ve gerçekten ulaşıma sevdalıymış. Bu
konuyla ilgili sekiz ciltlik bir kitabı varmış. Kırk yıl boyunca
biriktirdiklerini bu müzede sergilemeye 1954 yılında karar vermiş, müzeyi açmış
ve yönetimini de kendisi üstlenmiş.
Müze
altı bölümden oluşuyor.
İlk bölüm “atlı” ulaşım.
Şu
anda bana çok hoş görünüyorlar ama o zamanki insanlar ne düşünüyorlardı
bilemem. Atlı taşımada bana en ilginç maden ocakları geldi. Kömürler ocaktan
atlarla çıkartılıyormuş. Onlara bakarken Soma’yı anmadan yapamadım.
İkinci
bölüm,”buharlı” araçlar.
Burada da çok güzel trenler var.
Böyle
bir vagonda kim seyahat etmek istemez.!
İstasyon
olur da bar, lokanta olmaz mı?
Buhardan
sonraki durağımız,
üçüncü bölüm “elektrikli” ulaşım araçları.
Elektrikli
de hemen metro göze çarpıyor. (benim fotoğrafım çok kötü olduğu için
internetten almak zorunda kaldım.)
Sonraki
bölümümüz “motor”.
Fiat’ın
ürettiği ilk benzinli araçlardan biri olan bunu çekmeden yapamadım. Bu bölümde
daha çok otobüsler vardı.
Dördüncü
bölüm “gökyüzü”.
Burada araçlarda tabi ki elektrikli ama gökyüzü diye
ayırmışlar.
Bu
bölümde ise teleferik telesiyej türü araçları var. Burası dağlık bir bölge olduğu
için kış sporları oldukça fazla yapılıyor, bir de dağlara “funivia” dedikleri
bizim teleferikler gibi ama daha çok tren vagonu havasındaki araçlarla çıkıyorlar.
Son
bölüm ise “La Città Ideale” yani ideal şehir. Ogliari Leonardo da Vinci’nin
ideal şehrinden etkilenerek burayı yaptırmış ve bu çalışma birçok eleştirmen
tarafından “başyapıt” olarak tanımlanmış. Burada tüm teknoloji var ama insan
hayatını olumsuz etkilemiyor. Hayat çok düzenli, kırmızı, sarı, yeşil ışıklar
yanıp sönüyor, tüm ulaşım araçları düzenli çalışıyor, trafik çok düzgün akıyor,
insanların evlerinin girişi birbirine bakmıyor. Şehirlere hayat veren tüm
araçlar var ama hiç rahatsız edici değil. Ben gördüğümde çok etkileyici buldum.
Fotoğraflarım o kadar etkileyici oldu mu bilemiyorum.
Bunlarda
müzede hoşuma giden diğer kareler.
Bisikletler
değil ama bisiklet parklarının güzelliğine bakar mısınız?
Müzeye
giriş ücretsiz, sadece bağışlarla ayakta duruyormuş. Girişte bağış niteliğinde
müzenin kitapları satılıyor ama maalesef İtalyanca. Biraz bakımsız kalmış,
bence sembolik bir ücret alınıp bakım yapılabilir. Pazartesi günleri kapalı.
Ziyaret saatleri maalesef çok kısıtlı.
1
Nisan 1Eylül arası 10.00 -11.30 ve
15.00-18.00 arası. 1 Eylül 31 Mart arası ise 10-11.30 ve 14.00 – 15.30 arası.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder