BAHÇALAARDA BÖRÜLCEEE..
Bugünü size yaşadığım yeri anlatmak için
değerlendiricem. Öyle icap eder. Her yeri yaz yaşadığın yeri yazma. Nankör
demezler mi? Bir çoklarının-neden olduğunu anlamasamda-küçük İstanbul dediği
Çorlu,Trakya bölgesinin illeri de dahil olmak üzere en büyük yerleşimi.
Çorlunun en cazip yanlarından biri İstanbul’a
yakınlığı. Bu sebeple bir çok kişi İstanbul’da yaşar Çorlu’da çalışır ya da
tersi.. Ben sık sık otobüs yolculuğuyla Esenler otogarı, oradan toplu taşımla
hooop Taksim der, arkadaşlarımla gezer tozar eve dönerim. Dönüş yolunda,
otobüsün hareketinden hemen sonra görevli kişi kimin nerede ineceğini sorar.
Not aldığı yanıt çoğu kez Orion’dur. İlk geldiğimde çok şaşırmıştım. Orion ne
ola ki. Öğrendim. Bildiğimiz AVM, küçümen cinsinden ve Çorlu’nun kalbi… İşte bu
da kalbin kapısı!
Şehrin girişindeki Tankut ÖKTEM’in
eseri, kurtuluş savaşı kompozisyonu, en sevdiğim anıt.
İki cepheside işlenmiş. Arka cephesinde;
anıtın düşmanlık için değil bir daha böyle kara günler yaşanmaması için
yapıldığı yazılı. Bir diğer anıt geniş bir yeşil alan içindeki şehitlik…
Bir çok ilimizde var olmayan park ve küçük de
olsa meydanlar çeşitli yerlere serpiştirilmiş. Bunların bir kaçı geniş
refüjleri değerlendirmek için yapılmış olsa da sonuç olarak park. Piknik
yapmak, dinlenmek, yürümek ya da bisikletle dolaşmak için bizleri bekleyen,
oldukça büyük bir alana kurulmuş Cumhuriyet parkımız en geniş yeşil alan. Eski
Çorlu’nun Anadolunun her kasabasında görebileceğiniz asıl çarşısı Saray caddesi
benim sevdiklerimden. Karışık kuruşuk ama samimi. Bir de İşcanlar çarşısı var.
Orası olmasa Çorlulu ne yapar bilmem. Terzisi, yüncüsü, çamaşırcısı, hobi
malzemecisi gibi envai çeşit ürün satan dükkanlar, her çeşit düğün ve özel gün
etkinliğiniz için süslü giysi ve eşyalar burada.
Küçük şehirde yaşamanın en büyük artısı bir
uçtan diğer uca araçla on dakikada gidebiliyor olmak. Büyük şehrin sıcak,
yoğun, telaşlı ve sosyal ortamından uzak kalmaksa avantaj mıdır dezavantaj mı
siz karar verin. Zaman zaman turneye çıkan tiyatro topluluklarının
oyunlarını sergilediği Memduh Şevket Esendal sahnemiz ve bir adet
sinema salonumuz sinema ve tiyatro açlığımızı gideriyor. Etrafa göz
gezdirdiğinizde ağaçlarla kaplı bir dağ, keltepe ya da herhangi bir ormanlık
alan göremezsiniz. Penceremden baktığımda hep dağ gördüğüm yerlerde yaşadım.
Çok özlüyorum. Ağaç, çiçek, böcek hak getire. Bunun iyi bir yanı da var
elbette. Bahar gelince aksırık tıksırık yok. Alerjik bünyeler için ideal.
Nisandan başlayarak her yer önce sapsarı kanola, sonra yine sapsarı ayçiçeği ve
sonra yine sapsarı buğday tarlalarıyla bezenir. Çorlu ve çevresinde en çok
sevdiğim budur işte.
Çok çok eski zamanlardan hatta ne
demekse tarih öncesi zamanlardan beri var olduğu söylenen Çorlu Osmanlı için
önemli bir konaklama yeri olmuş. Çeşitli savaşlara ki en önemlisi II. Bayezıt
ile oğlu Yavuz (Sultan Selim) arasındaki taht kavgası, sahne olmuş. 1512
yılında II. Bayezıt ve sekiz yıl sonra oğlu Yavuz burada, kavga ettikleri bu
topraklarda vefat etmişler. Bu günlerde yeni yapılanma mücadelesi veren
Kırım’ın 18. yüzyılda göçe zorlanan halkının bir kısmı buraya yerleştirilmiş.
Balkan savaşlarında mihenk noktası olmuş ilçede tarihi olayları yansıtan yapı,
müze yok desem inanın. Şaşırtıcı ama böyle. Tarihi iki camiden biri,
çatısı kiremit kaplı Fatih camisi 1453
yılında,
Süleymaniye camisi 1521
yılında yapılmış.
Eskilerden kalma, bazıları hala kullanılan
çeşmeler
bir de belediye binası var.
Belediye binası şu sıralarda restore ediliyor.
Kim bilir belki siz burayı ziyaret edene kadar bitmiş olur. Beş yıldır burada
yaşıyorum bir kalesi varmış diye duydum ama henüz görmedim. Nerede olduğunu
bilmiyorum. Beş yıl kadar önce kurulan bir havaalanımız var. Ankara seferleri
yapıyorlar. Oradan başka yere gitmek isterseniz bağlantılı uçaklarımız mevcut
efendim. Bu vesileyle bir de ricam var Wright kardeşler cennette değilse lütfen
oraya gönderilsinler. Son yıllarda rakamlara bakmadan gözle görülür bir şekilde
nüfusun arttığı iddiasındayım. Caddelerde birilerine çarpmayayım diye dikkat
ediyorsunuz. Abarttımmı ne? Yok canım Bodrum gibi değil ama hakikaten çok
kalabalık oldu. Moda olan kahve sarayı, kahve konağı, kahve şusu, kahve
busu gibi salonlar ard arda açılıp her köşe başında arkadaşlarla kahve içip sohbet
ederek zaman geçirmemiz için ideal mekanlar oldular. Geçen gün Edirne ciğeri
yemek için uzaklara gitmemize gerek bırakmayan küçük bir aile işletmesi
keşfettim. Arkadaşlarımın önerisiyle denediğim Akıncılar caddesindeki Kalender
tava ciğercisini şiddetle öneriyorum.
Tatlı severler için
Omurtak caddesindeki Balaban tatlı salonunun profiterolü..
Son söz olarak Çorlunun turistik bir nokta
olmadığını söyleyebilirim. Yine de gelmek isterseniz hoş gelirsiniz.
Bir Çorlu türküsüyle oynayarak veda
edelim.
Çorlu için yazdığım ikinci bölüm burada.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder