Mine Kayam
Toskana bölgesinin başkenti Floransa; Rönesans’ın doğum
yeri. Yola çıkmadan önce yaptığım araştırmalarda o kadar çok gezilecek yer ve o
kadar çok yapılacak şey buldum ki nereden başlayacağımı bilemiyorum. Bir de
geçen sene Dan Brown’ın Cehennem kitabını okuduktan sonra artık Floransa’yı
görmek şart olmuştu.
İlk kural Floransa’ya arabayla gidilmez. Tarihi kısma ki
gezilecek yerlerin hemen hepsi burada, arabayla girilmesi yasak ya da çok sınırlı. Trenle gittiğinizde şehrin
tam ortasındaki Santa Maria Novella istasyonunda iniyorsunuz. Böylece hiç araç
kullanmanıza gerek kalmıyor. Trenitalia oldukça konforlu, tavsiye ederim. Bu nedenle Floransa için ilk tavsiye trenle gidilmesi, bizim gibi araba
konusunda diretenler için Floransa’da otoparklı oteller var ama otopark ücreti günlük 25 Euro’dan başlıyor, yine bizim gibi Montecatini’de kalırsanız trenle ulaşım
çok kolay. Montecatini’den hemen her saat başı tren var ve yol yaklaşık 45 dakika sürüyor, ücreti de
çok makul, 5,5 Euro. Biletlerinizi makinalardan ya da birkaç Euro fazla verip İtalya’da
Tabacchi denilen dükkânlardan alabilirsiniz. Biletinizi trene binmeden önce istasyonlardaki makinalara okutmanız gerekiyor
ve makine o günün tarihini basıyor.
Floransa’ya giriş çok büyük ve eski Santa Maria Novella istasyonundan yapılıyor.
İstasyondan çıkar çıkmaz tarih sizi Santa Maria Novella Bazilikası
ile kucaklıyor.
Yürümeye başlıyoruz, çünkü Floransa’nın en güzel yanı her
yere yürüyerek gidebilmeniz. Tüm tarihi yerler birbirine çok yakın, zaten o
atmosferi hissetmek için de yürümek en iyi yol. Hedefimiz Floransa Katedrali,
Duomo ya da daha orijinal adıyla Santa Maria Del Fiore. Duomo meydanına
ulaştığımızda karşımıza çıkan görkemli yapıya, hiç abartmıyorum, bir süre ağzım
açık baktım. Akıl almaz bir işçilik ve muhteşem bir eser. Karşısına oturup saatlerce seyredebilirim. 1296-1436
yılları arasında inşa dilmiş, 1436 yılında Papa lV Euginio tarafından kutsanıp
resmen ibadete açılmış.
İçine giremedik çünkü pazar sabahı ve pazar duası saatinde gitmiştik. O zaman çan kulesine çıkalım dedim ve bir an durakladım;tam 414 basamak! Dizlerimi düşündüm sonra da bir daha ne zaman geleceğim çıkayım gitsin dedim. Kuleye çıkış bileti 10 Euro, aman biletinizi atmayın tek günlük gezideyseniz tercihinizi iyi yapabilmek için gişedeki memura çok dikkatli sorun. Alındığından itibaren altı gün içinde kullanılması gereken biletle dört farklı yeri ziyaret edebilirsiniz. İlk 24 saat içinde iki, diğer 24 saat içinde iki olmak üzere toplam dört mekan. Bizim ikinci gün boşa gitti mesela.
Kuleye çıkış oldukça zorluydu. Birçok yerde bu gördüğünüzden daha dar merdivenler
tırmandık, kalp hastası olanları, klostrofobisi olanları uyarıyorlardı. Kendime inanamadım, ama tam 414 basamağı çıktım ve gördüğünüz Floransa manzarasıyla
karşılaştım.
Yukarıdan baktığınızda Duomo’ya bir kez daha hayran kalıyorsunuz.
Herkes inişi kolay zanneder ama iniş daha zor oldu, üstelik
çok kalabalık olmuştu, neyse sağ salim kendimizi dışarı attık. Biraz dinlenmek için Duomo’nun hemen
karşısındaki Irish Pub’ta çok güzel birer kapuçino içtik. Eh dinlediğimize
göre Piazza Della Signoria yani Sinyorlar meydanına doğru yürüyebilirdik
Sinyorlar Meydanı söyledikleri gibi tam bir Açık hava müzesi.
Burası da yine Sinyorlar meydanında Loggia Dei Lanzi denilen
kısım. Buradaki heykellerden bazılarının orijinalleri müzelerde bulunuyor
bunlar asıllarının birebir kopyası.
Arkamda elinde Medusa'nın kesik başını tutan Perseus heykeli
gibi..
Benim gibi mitolojiye meraklıysanız bu tür eserlere daha farklı bakacağınıza eminim.
Neptün Çeşmesi.
Michelangelo'nun meşhur Davut heykeli, bu da birebir kopya,
aslı Galleria Academia’da. Bu heykelin önünde durduğu bina Palazzo Vecchio;Eski Saray.
Floransanın zengin Bankerlerinden Medicilerin sarayı.
Sıra geldi Uffizi Müzesine bu müzeye girmemek olmazdı.
Biletleri internetten almayı düşünmüştüm ama kış diye vazgeçtim, gerçekten de
kısa bir kuyruk vardı ama yaz için mutlaka internetten almanızı tavsiye ederim,
İtalya internetten bilet alma konusunda
maalesef kötü, ekstra para kesiyor. Bu müze için kesinti dört Euro. Bilet almak için tıklayınız. Bu arada hemen bir ek bilgi Floransa'da her ayın son Pazar günü tüm devlet müzeleri ücretsiz. Aklınızın bir köşesinde bulunsun gelişinizi ona göre ayarlayabilirsiniz.
Burası çok büyük bir galeri, Medici ailesinin koleksiyonları
sergileniyor. U şeklinde büyük bir bina, “uffizi” İtalyanca ofisler anlamına
geliyor, Medicilerin ofisleri varmış bu binada. Gerçekten çok büyük bir yer,
hepsini gezmeye kalkarsanız tüm gününüz gider vaktiniz sınırlıysa size tavsiyem
görmek istediklerinizi listeleyin, neyin nerede olduğu gösteriliyor, zaman
kazanırsınız.
Boticellinin meşhur “Venüsün Doğuşu” tablosu.
Buranın adı Tribune, sekizgen şekilli bir oda, yerdeki mozaikler zarar görmesin diye üzerinde yürünmüyor sadece kapıdan eserlere bakılıyor.
Michelangelo'nun Holly Family ( kutsal aile ) tablosu.
Müze/
Galeri turu bittiğinde Altar’cığım bu haldeydi ama bu yorgunluğa değdi.
İkinci gün yine istasyondan yürümeye başladık,
“Mercato Nuovo” yani yeni Pazar, eskisinden ayırt etmek için
bu ismi vermişler, hemen hemen tüm satıcılar deri satıyorlar. Bu bölgenin deri
ürünleri çok meşhur, şöyle bir dolaştık ama alacak bir şey bulamadık.
Pinokyo masalının yazarı Carlo Colldi Floransa doğumlu
olduğu için her yerde Pinokyo’ya rastlıyorsunuz. Bu da bizim Pinokyo.
Sırada Santa Croce meydanı ve kilisesi var,burada birçok ünlü kişinin
mezarı ya da anıt mezarı var. Galileo, Michelangelo, Machiavelli, Rossini
gibi ünlü kişilerin mezarları burada.
İçeri girdiğinizde mezarlar için yapılan heykeller hemen
dikkatinizi çekiyor.
Bu Michelangelo için yapılan mezar, bence şanına yakışır
olmuş. Büst Michelangelo’nun büstü, sağdaki kadın mimar, ortadaki , heykeltraş
soldaki ise ressam Michelangelo'yu anlatıyor. En üstteki resim ise en ünlü eseri
Pietayı temsil ediyor. (Pieta’nın orijinali heykel ve Vatikan’daki St Pietro
kilisesinde bulunuyor, Meryem’in kollarında çarmıha gerildikten sonra indirilen İsa betimlemesi)
Bu Dante için yapilan anıt mezar çünkü onun mezarı Ravenna
şehrinde, Floransa mezarı taşımak istiyor ama Ravenna bir türlü kabul
etmiyormuş.
Galileo'nun mezarı da yine onun yaptıklarını anlatan
figürlerle süslenmiş.
Burası kiliseden çok müze havasındaydı zaten girişi de
ücretli aile olarak 12 Euro ödedik.
Karnımız acıkmıştı ve geçen sefer gelişimizde önündeki
inanılmaz kuyruktan korkup vaz geçtiğimiz All’Antico Vinaio’ya gittik. Sadece
sandviç yapıyor ama gördüğünüz gibi çok büyük içine çok çeşitli malzemeler
koydurabiliyorsunuz, domuz eti yemeyenler veya vejeteryanlar için de çok güzel seçenekler var. Biz hindi
salamlı aldık ve çok sevdik. Seçenek çok, kalabalıktan ancak bu kadar
anlatabildik, fiyatı da çok kötü değildi bizim sandviçler 5'er Euro’ydu. Adres
Via De’Neri 65/r, Uffizi galerisinin hemen arkasında. Aslında Floransa’ya gelip
onların çok meşhur bifteklerinden yemek istiyorduk ama olmadı. En az bir kilo
almamız gerekiyormuş bize de bir kilo et çok geldi. Fiyatı 45-50 Euro arasında
değişiyor. Biftek için önerilen restoran burada. İtalya’da et
isterken çok pişmiş demeyi aman ihmal etmeyin çünkü onlar gerçekten kanlı kanlı
yiyorlar.
Bu köprü de Ponte Vecchio’dan baktığımızda karşısındaki köprü.
Herkes popüler olana odaklanmıştı bu güzelliği kaçırmak istemedik.
Vee karşınızda Ponte Vecchio (eski köprü) üzeri dükkanlarla dolu olan
köprü, açılış tarihi olarak 1345 veriliyor, büyük bir selden sonra inşa edilmiş,
ll. Dünya Savaşından kalan tek köprü 1966 yılındaki büyük sele
direnerek ayakta kalmış, yani oldukça dirençli bir köprü. Köprünün yapılış amacı
üzerine kasap, manav ve balıkçıları yerleştirmek ve bunların atıklarını nehre
dökerek kurtulmakmış ancak düşündükleri gibi olmamış atıklar nehirde inanılmaz
kokuya sebep olmuşlar. Bunun üzerine Ferdinand I tüm bu dükkanları kaldırıp nezih
bir ortam için sarrafları yerleştirince bizdeki kapalı çarşı kuyumcularından pek
bir farkı kalmamış.
Ponte Vecchio dan geçip Pitti Sarayına yürüyorsunuz.
Burası da yine Medici ailesine ait bir saray. Bizim
Dolmabahçe sarayını falan düşününce bu saray pek bir karanlık geldi, içeri
girmedik çünkü çok büyük, arkadaşım iki günlük bilet alıp ancak iki günde
bitirebilmiş. Belki bir daha gelmek kısmet olur diyerek saraya girmekten
vazgeçtik. Giriş biletleri yetişkin 13, indirimli ise 6,5 euro.
Bu Medici ailesi halkın arasına karışmayı pek sevmezmiş,
daha doğrusu halkın arasında kendilerini güvende hissetmiyorlarmış, o nedenle
eski saraydan ofislerinin olduğu uffizi ye oradan da Ponte Vecchio üzerinden bu
pitti sarayına geçit yaptırmışlar. Buraya vasari koridoru deniyor, Giorgio
Vasari tarafından yapıldığı için bu isimle anılıyor. Dan Brow’ın kitabında da
buralardan, bu geçitlerden oldukça fazla bahsediliyor. Bu kitaptan sonra popülaritesi de arttığı
için sanırım bu koridor turları neredeyse yüz Euro’ya yaklaşıyor. “Yok artık”
deyip çok merak etmeme rağmen giremedik. Koridorda neler olduğunu sordum,
duvarlarda Uffizi ‘den artan resimler sergileniyormuş. Tabi aslında önemli olan
o koridorda yürümek, o zamanı hayal etmek , hissetmekti.
Bu resim koridor hakkında bir fikir verebilir, üstteki küçük
pencereler koridorun pencereleri.
Bu resimde köprüden çıktıktan hemen sonra Pitti sarayına
giden yol. Tam karşıdaki kule önemli, neden mi? Bahsettiğim Vasari kordoru için
Medici ailesi yol üstündeki tüm evleri dükkânları satın almış ve yıktırıp bu
koridoru inşa etmişler ama bu kulenin sahipleri yerlerini satmak istememiş. O zaman da
koridor bu kulenin çevresinden dolaşmış, ev sahiplerine ve de kuleyi yıkma
konusunda ısrar etmeyen Medici ailesine şapka çıkarttım ve tebrik ettim.
Buradan sonraki hedef Michelangelo tepesi. Oldukça fazla merdiven çıkarak tepeye ulaştık ama 12 numaralı otobüsle de tam tepeye gidilebiliyor. Biz dönüşü
araçla yaptık ama aslında tersini yapmalıymışız.
Bunlar
tepeye çıkan merdivenlerin bir kısmı.
Burada da yine Davut heykeli var. Bu tepe en sevdiğim
yerlerden birisi oldu tüm Floransa ayaklarınızın altında.
Burada oturup kahve keyfi yapmak gerçekten çok güzeldi.
Floransa’ya bu manzarayla veda etmek çok güzel oldu.
Hafızamda birçok resim var ama en çok bunu hatırlayacağım sanırım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder