SIRMIONE;
GARDA GÖLÜNDE BİR GÜZELLİK
Kuzey İtalya’ya gelirken elimde uzuuuun bir gezi listesi vardı. Bazıları arkadaş tavsiyesi, bazıları benim araştırmalarım ama bunların içinde
Sirmione diye bir yer yoktu. Buradaki bir arkadaşın tavsiyesi üzerine ufak bir
araştırma yapıp gittiğimiz bu küçük kasaba gerçekten çok şirindi. Burası bazı yazılarda balayı yeri, bazı
yazılarda kafa dinleme yeri, bazılarında bir inci olarak anlatılmıştı ve bende aynı
duygularla ayrıldım.
Sirmione için öncelikle biraz Garda Gölü (Lago di Garda)
hakkında az da olsa bilgi vereyim. Garda Gölü Kuzey İtalya’nın göller
bölgesindeki en büyük gölü. Kendisi bir buzul gölüymüş, buzul çağında buzullar tarafından şekillendirilmiş ve 370 km2 lik bir alana sahip. İlk
gördüğümde bende deniz etkisi yarattı. Garda gölünün çevresinde birçok
gezilecek kasaba var. Sirmione de bunlardan birisi, diğerlerini görmedim ama
sanırım en güzeli burası.
Sirmione; Garda gölünün güneyinde küçücük bir yarımada, bana hemen Karadeniz’deki Sinop ilini hatırlattı. Bizim asıl gezi hedefimiz Venedik ama Venedik arabayla uzun bir yol bu nedenle Sirmione’de konaklayıp oradan Venedik’e geçmeye karar verdik. Çünkü Venedik - Sirmione arası arabayla otobandan yaklaşık bir buçuk saat sürüyor. Besozzo’dan (benim yaşadığım kasaba) iki buçuk saatlik araba yolculuğundan sonra Sirmione’ye ulaştık ve otelimizi çok rahat bulduk, teknolojiyle aram yoktur ama bu durumlarda çok seviyorum. Otelimizi kolay bulmamızın sebebi tabii ki sevgili navigasyonumuz. Biz bu tür seyahatlerde hem ekonomik olduğu hem de daha rahat ettiğimiz için apart otelleri tercih ediyoruz. Otelimiz kesinlikle herkese çok rahat tavsiye edebileceğim temizlikte ve rahatlıkta bir oteldi. Personelin sıcak davranışları ve misafirperverliği inanılmazdı. Hemen çantaları otele bırakıp dolaşmaya çıktık. Otel görevlisinin tavsiyesi ve yönlendirmesi sayesinde araba park yerini çok kolay bulduk ve kendimizi Sirmione’nin sihirli atmosferinin içinde bulduk. Hiçbir şey yapmadan göl kenarında yürümek bile büyük zevk. Otel görevlisi şanslı olduğumuzu tatil olmadığı için çok kalabalık olmadığını söyledi ama kalabalık olduğunda nasıl olacak çok merak ettim. Sirmione Kalesi gezilecek yerlerin başında geliyor.
Sirmione; Garda gölünün güneyinde küçücük bir yarımada, bana hemen Karadeniz’deki Sinop ilini hatırlattı. Bizim asıl gezi hedefimiz Venedik ama Venedik arabayla uzun bir yol bu nedenle Sirmione’de konaklayıp oradan Venedik’e geçmeye karar verdik. Çünkü Venedik - Sirmione arası arabayla otobandan yaklaşık bir buçuk saat sürüyor. Besozzo’dan (benim yaşadığım kasaba) iki buçuk saatlik araba yolculuğundan sonra Sirmione’ye ulaştık ve otelimizi çok rahat bulduk, teknolojiyle aram yoktur ama bu durumlarda çok seviyorum. Otelimizi kolay bulmamızın sebebi tabii ki sevgili navigasyonumuz. Biz bu tür seyahatlerde hem ekonomik olduğu hem de daha rahat ettiğimiz için apart otelleri tercih ediyoruz. Otelimiz kesinlikle herkese çok rahat tavsiye edebileceğim temizlikte ve rahatlıkta bir oteldi. Personelin sıcak davranışları ve misafirperverliği inanılmazdı. Hemen çantaları otele bırakıp dolaşmaya çıktık. Otel görevlisinin tavsiyesi ve yönlendirmesi sayesinde araba park yerini çok kolay bulduk ve kendimizi Sirmione’nin sihirli atmosferinin içinde bulduk. Hiçbir şey yapmadan göl kenarında yürümek bile büyük zevk. Otel görevlisi şanslı olduğumuzu tatil olmadığı için çok kalabalık olmadığını söyledi ama kalabalık olduğunda nasıl olacak çok merak ettim. Sirmione Kalesi gezilecek yerlerin başında geliyor.
Bu kale tamamen saldırılara karşı korunma amaçlı inşa edilmiş.
Sirmione kasabası Della Scala hanedanına ait bir yermiş ve Milano Lordlarının
saldırılarına karşı 13. -14.yy da kale inşa edilmiş.
Birinci dünya savaşı sırasında birkaç kez yenilenmiş. Bu gün binlerce turist bu kaleyi geziyor.
Birinci dünya savaşı sırasında birkaç kez yenilenmiş. Bu gün binlerce turist bu kaleyi geziyor.
Bu kuleyi
tırmanmanızı tavsiye ederim, yukarı çıktığınızda göreceğiniz manzara iyi ki
çıkmışım dedirtiyor.
Sirmione aynı zamanda kaplıcalarıyla da ünlü bir yer. Burnun sonuna kadar yürüdüğünüzde kaplıcaya ulaşıyorsunuz. Bursa’da büyümüş birisi olarak kaplıcalar çok değişik gelmedi ama burada Aquaria diye bir tesis var ve bence Bursa’daki işletmecilerin gelip burayı görmesi lazım. Annemin rahatsızlığından dolayı biz giremedik ama mutlaka özel bu kaplıca için geleceğim. Giriş ücreti biraz pahalı 39 Euro beş saatlik süresi var ama süre size zaten yeterli oluyor. Aklınızda bulunsun kaldığınız otelin burayla anlaşması varsa size indirim yapıyorlar bizim otel %25 yaptırıyordu.
Göl kenarında yürümek ayrı bir zevkti, dediğim gibi bence buraya göl demek çok zor.
Bu tekneleri kiralayıp 30 dakikalık tekne turu
yapabiliyorsunuz. Bizden 40 Euro istediler 5-6 kişi olabiliyorsunuz ücret kişi
başı değil tekne kiralamak olarak alınıyor tavsiyem pazarlık etmeniz.
Sirmionenin bir diğer özelliği de çevresindeki faaliyet
alanları için bir durak olması, bu nedenle küçük bir yer olmasına karşılık
yaklaşık 90 otel var tüm geçim kaynağı turizm olan bir kasaba burası.
Gardaland, movieland, safari park bunlardan bazıları ya da bizim gibi mola yeri
olarak kullanılıyor. Buralara gitmek
istediğinizde otelinize bildirin çoğu otelin buralarla anlaşması var ve indirim
yapıyorlar.
Yolunuz bu taraflara düştüğünde bu şirin kasabayı atlamamanızı tavsiye ederim.
Mine KAYAM
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder