14 Ekim 2010 Perşembe

GÖRÜN BAKIN NELER OLDU
Bu arada ben küçük bir operasyon geçirdim. Elimde minik ve cüssesiyle ters orantılı rahatsızlık veren bir oluşuma daha fazla dayanamadım. Kuaförüme, arkadaşlarıma ve kendime bu oluşumun ne olabileceği konusunda sorular sordum. Bilirkişilerin hepsi farklı yanıtlar verdiler. Yanıtlar arasında uyum yakalayamayınca ben de daha az bilen birine, bir tıp doktoruna danıştım. O da bir genel cerrah önerdi. Az da bilse tıp doktorunun dediğini yapmayı tercih ettim. Hakikaten az biliyormuş. Genel cerrah dedi ki "Ben bu işten anlamam. Plastik cerrah ne derse odur." Eh peki. Plastik cerrahım sevimli bir genç. Hemen operasyon hem de pazartesi dedi. Yatışım yapıldı. İzinli (numaradan) olarak eve gittim. Pazartesi sabah gittiğimde kahvesini içiyordu. Ben de biraz salınarak, oyalanarak gitmiştim. Vazgeçtiğimi sanıp sevinmiş galiba. Neyse ameliyathaneye girerken galoş giymem gerekiyormuş. Giydim ama vallahi onları aldatmışlar. Uyduruk şeyleri satmışlar. Beş metre gitmeden ayağımdan çıkmışlar. Birini ayakkabımın ucunda sallanırken gördüm, herhalde diğeri odanın dışında kalmış. Elemanlar gelene kadar ben de oyalanayım dedim ve kendimi galoş kutusundan galoş alırken buldum. Elimde galoşlarla ameliyatın olacağı odacığa girerken görevli demez mi "onları dışarıdan girerken giyecektiniz hamfendi.." Gülmek geldi içimden. Sıra geldi lokal anestezi uygulamasına elim uyuşmamak için direndi ama kaçamadı. Adeta betonlaşan elime uyuşana kadar yaptıklarını biliyorum ama inanın kolumu kesselerdi sanırım anlamazdım. Küçük bir kavanozun içinde kist dedikleri ve bünyem tarafından üretilen o iğrenç şeyi gördüm. Aslında görünüşü iğrenç falan değil. Ben varlığından hoşlanmadığım için öyle tanımlıyorum. Yaklaşık on gün sonra ak mı kara mı belli olacak. Canım patoloji çalışanları bana bir torpil yapıp bening raporu yazarlar artık.