7 Temmuz 2014 Pazartesi

 “ULAŞIM  MÜZESİ OLUR MU?”  DEMEYİN, 
OLMUŞ HEM DE ÇOK GÜZEL
Mine Kayam


Kuzey İtalya’nın her şeyine alıştım da yağmuruna alışamadım. Cuma gününe yaptığımız planlar yağmur nedeniyle iptal olunca evde boş boş oturmak sıkıcı geldi ve hemen kısa bir araştırmayla bize çok yakın olan Ranco’da bir ulaşım müzesi olduğunu gördüm.
Ranco, Lago Maggiore kıyısında genelde yazlık sitelerin olduğu  çok şirin bir sahil kasabası.
Müzeye girerken sizi Francesco Ogliari’nin büstü ve hoş geldiniz diyen yazısı karşılıyor.
 
 Bu yazıda: Bu müzenin  kırk yıllık ulaşım sevdasının  ürünü olduğunu söylüyor.
Francesco Ogliari 1931-2009 yılları arasında yaşamış ve gerçekten ulaşıma sevdalıymış. Bu konuyla ilgili sekiz ciltlik bir kitabı varmış. Kırk yıl boyunca biriktirdiklerini bu müzede sergilemeye 1954 yılında karar vermiş, müzeyi açmış ve yönetimini de kendisi üstlenmiş.
Müze altı bölümden oluşuyor.
 İlk bölüm “atlı” ulaşım.
 
 Şu anda bana çok hoş görünüyorlar ama o zamanki insanlar ne düşünüyorlardı bilemem. Atlı taşımada bana en ilginç maden ocakları geldi. Kömürler ocaktan atlarla çıkartılıyormuş. Onlara bakarken Soma’yı anmadan yapamadım.
                  
 İkinci bölüm,”buharlı” araçlar. 
Burada da çok güzel trenler var.
 Böyle bir vagonda kim seyahat etmek istemez.!
 
 İstasyon olur da bar, lokanta olmaz mı?
Buhardan sonraki durağımız,
 üçüncü bölüm “elektrikli” ulaşım araçları.
 
 
 Elektrikli de hemen metro göze çarpıyor. (benim fotoğrafım çok kötü olduğu için internetten almak zorunda kaldım.)
 
 Sonraki bölümümüz “motor”.
 
Fiat’ın ürettiği ilk benzinli araçlardan biri olan bunu çekmeden yapamadım. Bu bölümde daha çok otobüsler vardı.
Dördüncü bölüm “gökyüzü”. 
Burada araçlarda tabi ki elektrikli ama gökyüzü diye ayırmışlar.
Bu bölümde ise teleferik telesiyej türü araçları var. Burası dağlık bir bölge olduğu için kış sporları oldukça fazla yapılıyor, bir de dağlara “funivia” dedikleri bizim teleferikler gibi ama daha çok tren vagonu havasındaki araçlarla çıkıyorlar.
Son bölüm ise “La Città Ideale” yani ideal şehir. Ogliari Leonardo da Vinci’nin ideal şehrinden etkilenerek burayı yaptırmış ve bu çalışma birçok eleştirmen tarafından “başyapıt” olarak tanımlanmış. Burada tüm teknoloji var ama insan hayatını olumsuz etkilemiyor. Hayat çok düzenli, kırmızı, sarı, yeşil ışıklar yanıp sönüyor, tüm ulaşım araçları düzenli çalışıyor, trafik çok düzgün akıyor, insanların evlerinin girişi birbirine bakmıyor. Şehirlere hayat veren tüm araçlar var ama hiç rahatsız edici değil. Ben gördüğümde çok etkileyici buldum. Fotoğraflarım o kadar etkileyici oldu mu bilemiyorum.
 


 
 Bunlarda müzede hoşuma giden diğer kareler.
 
Bisikletler değil ama bisiklet parklarının güzelliğine bakar mısınız?
 

 
 Müzeye giriş ücretsiz, sadece bağışlarla ayakta duruyormuş. Girişte bağış niteliğinde müzenin kitapları satılıyor ama maalesef İtalyanca. Biraz bakımsız kalmış, bence sembolik bir ücret alınıp bakım yapılabilir. Pazartesi günleri kapalı. Ziyaret saatleri maalesef çok kısıtlı.
1 Nisan  1Eylül arası 10.00 -11.30 ve 15.00-18.00 arası. 1 Eylül 31 Mart arası ise 10-11.30 ve 14.00 – 15.30 arası.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder