12 Eylül 2014 Cuma

AŞIKLAR ŞEHRİ VERONA
Mine Kayam
Çok uzuuuun bir tatilden sonra merhaba. Tatile çıkmadan önce Verona yazıma başlamıştım ama maalesef bitiremediğim için tatil sonrasına kaldı.
İtalya’ya gelip de bir “arena” görmeden olmazdı. Roma’nın bize 900 km olduğunu görünce artık seneye diye iç geçirmiştim, ama canım Burcu, “ Roma’ya gidemeyenler Verona’ya gidiyorlarmış.” Deyince hemen umutlandım ve ufak bir araştırmayla haklı olduğunu gördüm.
Hikmet annemlerle yapacağımız Venedik gezisine hemen Verona’yı da sıkıştırdım ve Cumartesi sabahı, kiraladığımız minibüsümüzle yola çıktık
Besozzo- Verona 229 km. Normalde 2,5 saatte alınabilecek bir yol ama biz yollarda durmayı sevdiğimiz için 3,5 saatte ulaşabildik.
Verona kuzeydoğu İtalyada yaklaşık 265 bin nüfuslu çok büyük olmayan bir şehir. Şehirdeki tarihi binalar çok değerli ve önemli olmalarından dolayı UNESCO Dünya Mirasları listesine girmiş.
İlk işimiz şehir merkezinde bir otopark bulmak oldu. Otoparktan çıkıp sokağa adımımı atar atmaz UNESCO’nun neden burayı Dünya Mirasları listesine aldığını anladım. Burada her taş, her doku, her yer tarihti!.
Şehre bu tarihi kapıdan giriyorsunuz. 


Otoparka çok yakın olduğu için “Bra Meydanı” ilk durağımızdı, inanılmaz güzeldi, karşımızda “Arena” bize bakıyordu.

Arena M.S. 1.yy.da tamamlanmış Antik-Roma amfi planlı gösteri merkezi. Roma’daki meşhur Collosseum ve antik Kapua şehrindeki arenadan sonra İtalya’daki üçüncü büyük amfi imiş.23.000 kişilik koltuk kapasitesi var. Yapı oval şeklinde ve 139-110 metre ölçüleri. Bu gördüğümüz iki katlı duvarlar aslında yapının iç duvarlarıymış. Üç katlı olan duvarların hemen hepsi 12.yy.da iki büyük depremle yıkılmış.


Verona Arena günümüzde konserlere operalara ev sahipliği yapıyor. Temmuz ve Ağustos ayları burada opera aylarıymış.
Hemen kuyruğa girip giriş biletimiz aldık, biletler 6 euro.
 Yaz dönemimde oldukça yoğun bir programı var. Aida, Carmen, Romeo ve Jülyet, Mme Butterfly… liste uzuyor. Bu sene olmaz ama seneye bunlardan birini izlemeye mutlaka geleceğim.
Sahne kısmı opera festivali için hazırlanıyordu ama yine de güzeldi. Keşke koltukları daha farklı dizayn etselermiş diye düşündüm bence ortamın tarihi yapısını biraz bozmuş.
Arena çok iyi korunmuş, maalesef her tarafına girmemize izin verilmiyor, oldukça sınırlı kısımları geziliyor, ama yine de etkileyiciydi. Koridorlarda dolaşırken eski zamanlar, gladyatörler gözümün önünde canlandı. Biraz ürpermedim desem yalan olur.


Burası sahneye, yani ortadaki dövüşlerin, gösterilerin yapıldığı meydana çıkış kapısı, perdenin arasından sızan ışık çok mistik bir hava veriyordu.
Burası arenayı çevreleyen tünel, bir üstteki fotoğraftaki girişlerle arenaya çıkıyorsunuz. Tam bir tur atmak istedik ama birçok yeri kapalı olduğu için yapamadık.
Roma da olduğu gibi burada da fotoğraf çektirebileceğiniz tarihi kıyafetli kişiler var ama hazırlıklı olun ücret karşılığı. Biz 5 euroyla hallettik.

Alışveriş yapmadan geçmeyi başarırsanız ikinci durak olan Erbe Meydanına giderken bu harika sokaktan geçiyorsunuz. Tüm markalar bu sokakta. Bana binalar daha ilginç geldi.

 İkinci meydanımız “Erbe Meydanı” da yine nefes kesiciydi, burası daha önceden pazar yeriymiş, bu gün ise turistik amaçlı pazarcıları görebilirsiniz. Her şey çok güzeldi ve nerenin fotoğrafını çekeceğimi bilemedim. Burada birkaç saatinizi binalara bakarak, fotoğraf çekerek, sokak satıcılarını inceleyerek geçirebilirsiniz ve hiç sıkılmayacağınıza eminim.

Vee buraya gelip de “ Casa di Giuiletta” görmeden olmazdı. İtalyanca adını ukalalık olsun diye değil çok hoşuma gitti diye yazıyorum.
 Jülyet’in Evi .
 
Eve yaklaşırken gördüğümüz inanılmaz kalabalık bizi şaşırttı, bu kadar kalabalık olacağını düşünmemiştim. Girerken üzeri yazılarla dolu iki duvar bizi karşıladı, tam neden böyle yazıyla doldurmuşlar diye kızıyordum ki gördüğüm tabela olayı aydınlattı. Tabelada “ aşkınızı bu beyaz duvara yazarsanız sonsuza kadar kalır” yazıyordu, ama gördüğünüz gibi pek beyaz bir duvar kalmamıştı.


 
Nihayet kalabalığın arasından bahçeye ulaşabildik, işte burası Jülyet’in Romeo’sunu beklediği balkon. Aşırı kalabalık olduğu için eve giremedik. Giriş ücreti 7 euro idi, girişteki yazıdan öğrendiğime göre içerisi o zamanın eşyaları ile döşenmiş, hatta Franco Zeffirelli’nin filminden bile eşyalar varmış. Öğrendiğime göre bu ev, İtalyan Dal Capello ailesine aitmiş ve hikayedeki Capuletti ismiyle olan benzerliğinden dolayı Jülyetin evi olabileceğini düşünüyorlar. Verona belediyesi 13.yy dan kalma bu evi aileden 1905 yılında almış ve balkonu eklemiş. Verona belediyesinin internet sitesine girdiğimde İtalyanların bu işi iyice ticarete döktüğünü gördüm. Belediye, isteyen aşıkların nikahlarını bu evde 600-1000 Euro arasında bir fiyata kıyıyormuş. İyi iş!!! İtalya ekonomisini düzeltmeye çalışıyorlar…
Bu da Jülyet’in heykeli. Ben bu kadar yaklaşabildim, çünkü bu heykelin sağ memesini tutarak fotoğraf çektirirsen sana şans getirirmiş. Bu şans için insanlar birbirlerini eziyorlardı. Sanırım tüm toplumların kendilerine göre batıl inançları var. Biz adağımız, dileğimiz olsun diye çul bağlıyoruz, burada ise asma kilit!! Yandaki anahtarcıdan kilidi alıyorsun üzerine sevdiğinle kendi adını yazıp kilitliyorsun! Artık ömür boyu berabersiniz!!!
Bizimkiler parkta dinlenirken bende fotoğraf çekmek için biraz dolaştım, buradaki hop-on hop-off otobüslerinin fiyatlarını öğrendim. Yetişkin 19 Euro 24 saat geçerli, 10 yaş üstü yetişkine giriyor. İki gün kalacaksanız bu otobüsleri kesinlikle tavsiye ederim. Belli güzergahları var ve elinizde harita oluyor. Durakların hepsi önemli gezilecek yerler. İniyorsunuz geziyorsunuz ve bir sonraki otobüse biniyorsunuz. Biletinizin geçerliği olduğu sürece ekstra ücret ödemeden istediğiniz kadar inip biniyorsunuz.
Erbe meydanından otoparka yürüyerek döndük, sokaklar, dükkanlar rüya gibiydi ayrılmak istemiyordum, ama görmemiz gereken eski tarihi köprü ve de şehir manzarası için bir tepeye çıkmamız gerekiyordu. Çiselemeye başlayan yağmur bizi hızlandırdı ama otoparktan çıktığımızda artık yaşamımızın bir parçası olan sağanak yağmur bizi otelimize gitmeye zorladı. Verona gezimizi mecburen bitirmek zorunda kaldık.
Verona çok büyük bir şehir değil iyi bir planlamayla bir günde bile gezilebilecek bir şehir, ama tabi ki gece de kalıp, nehir kenarında bir şeyler yiyip içmek gece manzarasını görmek çok güzel olmalı.

2 yorum:

  1. Mine harika bir tur attırdın bize. teşekkürler

    yekta

    YanıtlaSil